30 Ağustos 2010 Pazartesi

Ponpon kızları seyredenler de "Bertaraf' olacak!..

Açılışı tam bir fiyasko olan (Bakınınız; Radikal Gazetesi yazarı Bener Onar'ın makalesi) 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda, C Grubu'nda Türkiye ile Rusya arasında oynanan maçta ponpon kızlar, Başkaban Recep Bey'in gelmesiyle görev almadı. Dünya Şampiyonası boyunca her maçın molalarında ve devre aralarında Ankara'da gösteri yapan Ukraynalı 10 kız, Recep Bey ve eşi Emine Hanım'ın salona gelmesiyle birlikte sansüre uğradı. Türkiye-Rusya maçında seyircileri coşturan ve danslarıyla büyüleyen 10 Ukraynalı kız bu gelişme üzerine gösterilerini gerçekleştiremedi. Çok afedersiniz "Çüş" demek istiyorum. Tevekkeli değil, Platini Avrupa Futbol Şampiyonası'nın organizasyonunu bize verdirmedi, yoksa ponpon kızlar yerine "Türban kızlar" çıkartırlardı bunlar...

26 Temmuz 2010 Pazartesi

BIRAKIN BU 'MASSA'LLARI !..



Ferrari Başkanı Luca di Montezemolo'nun tutarsızlıklarıyla başladı aslında Kırmızı Takım'ın düşüşü. Jea
n Todt'u göndermekle başladı işe, sonrasında sık sık dile getirdiği Fernando Alonso aşkı(!)  ve İspanyol pilotu takıma dahil etmesi... Ne olmuş şimdiye kadar şöyle bir bakalım. 

Sezonun 11. yarışı olmuş, Ferrari'nin lider (!) pilotu klasman liderinin 34 puan gerisinde, bugün aldığı puanlarla. Haa!! bu sezonki saçma puanlama sisteminde lidere yetişmesi olası mı, matematik olarak evet. Ama Bahrey'den sonra verdikleri "yarışamama arası"nı göz önüne alırsak bir başka duble için 5-6 yarış daha beklemek gerekecek. O zaman da sezon sonu gelecek ve Ferrari, "Schumacher'den önceki orta sıraların takımı" durumuna geri dönecek. 

Tabii ki bir kehanet değil benimkisi, yada arzum bu yönde gelişmiyor ama şimdiye kadar olan yanlış takım stratejileri, Montezemolo takıntıları, ve bugün patlak veren, "Fernando senden hızlı(!)" uyarısıyla Felipe'nin kenara çekilmesinin emredilmesi...

Bugünkü yarışa şöyle bir bakıyorum da, çoğunlukla Felipe'nin dereceleri Fernando'nun derecelerinden çok daha iyiydi, bir kaç tur haricinde... Hatırlayalım mı!..

* Startta, Vettel Alonso'nun önünü kapatmaya çalışınca Massa oluşan boşluğu iyi değerlendirerek iki pilotunda önüne geçmeyi başarıyor.

* 7. tur geride kalıyor Massa lider ve 1.5 saniye gerisinde Alonso var. Ferrari pilotlarını Vettel 3 saniye geriden takip ediyor.

* Fernando Alonso en hılzı turu eline geçiriyor,  Massa ile arasındaki fark halen 1,5 saniye... 

* Pit stoplar sonrası Alonso tur bündirmede Massa'yı geçmeye çalışıyor, ancak Massa harika bir savunmayla Alonso'ya geçiş iznivermiyor. Serhan Acar'ın verdiği bilgiye göre Alonso telsizden takıma Masa'nın savunmasından sonra "Gülünç" şeklinde bir şeyler söylüyor. (Bak sen İspanyol'a!.. Ne olacaktı, senin öne geçmene izin mi verecekti!.. Hiç mi şahit olmadın bu sezon, Wettel-Weber ve Hamilton-Button kapışmalarına.)

* Bir kaç tur sonra Massa en hızlı turu eline geçiriyor.

* 24. tur geride kaldığında. Massa en hızlı tur zamanını bir kez daha geliştriyor, Alonso Masa'nın 1.8 saniye gerisinde hala...

* 3 tur geçmiyor ki Massa arayı açmaya devam ediyor. Fark 3 saniyeye yükseliyor.

* Massa hızını arttırarak yarışa devam edoyor. Bir kez daha en hızlı zamanı eline geliştiriyor Alonso ile arasındaki fark 3.2 saniyeye yükseliyor.

Alonso'nun biraz hızlanmasıyla takımdan Massa'nın kulağına söylenen, "Fernando senden hızlı" uyarısından sonra Massa yol veriyor takım arkadaş(!)ına... Şimdi soruyorum, bu kadar agrasif, bu kadar hızlı yarışan Massa, Alonso'ya direnemez miydi 52. turdan bitime kadar!.. Bence direnirdi, hem de krallar gibi. Ferrari bu emirle hem kuralları çiğnemiştir, hem de Felipe'yi kaybetmiştir kanaatimce. Gerçi emir garajdan mı gelmiştir, Montezemolo'dan mı bilemem!.. Bırakın bu "MASSA"lları!..

Bir zamanlar Barichello da Schumacher'e yol verdiğinde Efsane ne yapardı hatırlar mısınız... Kürsüde kendi kupasını Barichello'ya verip onu işaret ederdi, "1'inci" diye... 

Geçtiğimiz günlerde Miami'ye transfer olan LeBron James için, "Asla Jordan olamaz, geride bırakacağı miras bile etkilendi" demişti Charles Barkley. Ben de buna atıfta bulunarak, Alonsa için şunu söylemek istiyorum: "ASLA SCHUMACHER OLAMAZSIN"...

1 Temmuz 2010 Perşembe

Çeyrek var...

30 Haziran 2010 Çarşamba

Paraguay tur atladı, Larissa şov devam ediyor...

Adı Larissa Riquelme, Portekizli modelmiş meğer... Dünya Kupası'nın en seksi taraftarı olarak nam salan Larissa Paraguay tur atladıkça şov yapmaya devak edecek gibi... Japonya galibiyetinden sonra Portekiz'de kurulan dev ekran karşısında böyle sevinen Larissa için, "Bedavadan tüm dünyaya reklamı yaptı" deniyormuş... Kimse şikayetçi değil galiba bu raklamdan!..







26 Haziran 2010 Cumartesi

"PARAGUAY FİNAL OYNASIN"

Paraguay'ın güzel taraftarını gören tribünlerindeki taraftarlar, "Bu kız eve dönmemeli, Paraguay final oynasın" şeklinde yorum yaptılar. Ne diyelim biz de Paraguay'ı destekliyoruz...



Yorumsuz...

 Telefon titreşimde...

Bu heyecana yürek dayanmaz. Görüldüğü gibi dayanmamış da...

Ve mutlu son... Ama telefon nerede!...

24 Haziran 2010 Perşembe

YOK ARTIK!..


Rekor geldi, maç bitmedi!

Rekor geldi, maç bitmedi!
Wimbledon Tenis Turnuvası'nda, ABD'li Jon Isner ile Fransız Nicolas Mahut arasında oynanan, Salı günü başlayan ve 10 saat süren maç, tenis tarihinin en uzunsüren karşılaşması oldu. 

Eski rekor Fransa Açık'ta 2004'te iki Fransız tenisçi Fabrice Santoro ile Arnaud Clement arasında oynananmaçta kırılmış, 6 saat 33 dakika süren maçı 3-2 Santoro kazanmıştı.

Son seti 59-59 berabere giden maçı hakemlerhavanınkararması nedeniyle Perşembe gününe erteledi..

Tarihe geçen maç, 22 Haziran Salı günü başladı. Maçın ilk setini 23 numaralı seri başı Isner 6-4 kazandı. 2 ve 3. setleri 6-3 ve 7-6 kazanan Mahut setlerde 2-1 öne geçti. Isner 4. seti 7-6 alarak skoru 2-2'ye getirdi ve havanın kararması nedeniyle maça ertesi gün (Çarşamba) devam edilmesine karar verildi.

Dün öğleden sonra yeniden başlayan karşılaşmanın 5. setinde oyunlar 6-6 olunca, kural gereği ''Tie-break'' uygulanmaması nedeniyle, taraflardan biri oyunlarda 2 farklı öne geçene kadar sete devam edildi. Son sette oyunlarda 59-59 beraberlik varken, hakem yine havanın kararması nedeniyle, başlangıcından itibaren 10 saat 7 dakika geçen maçı ikinci kez erteledi.
Karşılaşmaya bugün devam edilecek.

Maçın sadece 7 saat 6 dakika süren son seti bile, bugüne kadarki en uzun maçtan daha fazla sürdü

Öte yandan Isner 98 kez, Mahut da 98 kez "ace" atarken, bir maçta en fazla "ace" atma rekorunun kimin olacağı maçın bitiminde belirlenecek. Bu alandaki rekor, 2005 yılındaki maçta İtalyan Daniele Bracciali'ye karşı 51 ace atan Ivo Karlovic'e aitti.

161 oyun oynayan iki tenisçi de 50'den fazla basit hata yaptı. Maç yarıda kaldığında Mahut 56, Isner 53 basit hata yapmıştı.

-ÇOK FAZLA SERVİS KIRMA VE MAÇ SAYISI ŞANSI YAKALANMADI- 
Maçın bu kadar uzun sürmesinin nedeni iki tenisçinin de bu kadar uzun sürede çok fazla servis kırmaşansı yakalayamaması ve yakaladıklarını değerlendirememesi oldu.

161 oyunda iki tenisçi sadece 15 kez servis kırma şansı elde etti. Mahut 3 kez bu şansı yakaladı ve 1 kez değerlendirebildi. Isner 12 kez servis kırma şansı yakaladı, ancak o da rakibi gibi sadece 1 kez servis kırabildi.
Tarihe geçen maçta şu ana dek sadece 4 maç sayısı şansı yakalandı.
Isner'in kullandığı 4 maç sayısını da Mahut çevirdi.

İki tenisçi de ilk servislerinde çok başarılı oldular. Mahut 291 ilk servisinin 251'inde (yüzde 86) puanı kazandı. Isner de 323 ilk servisin 259'unda (yüzde 80) puanı hanesine yazdıran isim oldu. 
Maç yarıda kaldığında Mahut 449, Isner 428 puan kazanmıştı.

Maça Wimbledon'ın elektronik skorbordu da dayanamadı ve son sette oyunlar 47-47 iken skorbord kilitlendi ve bir süre sonra skor, elektronik ekrandan tamamen kayboldu.

Oyuncular şu ana dek 881 puan oynarken, bu puanların 612'si son sette oynandı.

Havanın kararması üzerine iki oyuncu erteleme kararı için hakemlerle görüştü. Mahut, ''Maça devam etmek istiyorum ama topu göremiyorum'' dedi. Bu sırada seyircilerin oyuncuların devam etmesine yönelik tezahüratta bulunduğu görüldü. Maçın ertelenme kararının ardından Isner, ''Bir daha asla böyle bir şey olamaz'' diye konuştu.

23 Haziran 2010 Çarşamba

“Tanrı’nın Eli”nin yıldönümünde yine Maradona yine tango...

Komşu bu defa Sirtaki yapamadı...

Fransız geldi, Fransız gitti..

Küçük olamam büyümek istiyorum...

18 Haziran 2010 Cuma

Şampiyon Lakers..


Soluksuz izledim maçı ve son zamanlarda bu kadar 
heyecanlandığımı hatırlamıyorum. 
Harika bir finaldi... Uykusuzluğa deydi vallahi...


Kobe'nin eli çok soğuktu bu gece ama ribautlarda şov yaptı...


Bir Gasol klasiği. Federer 2 :)

Derek Fisher da gözyaşlarını tutamayanlardandı...



Ve klasik, bir o kadar da geyik bir resimaltı: "O gece alkol su gibi aktı" :)))

‘El’ yordamı ile bu kadar!

17 Haziran 2010 Perşembe

Futbol tanrısı ve çocukları...


KEYİFLE KEŞFETMEK İSTEYEN, YETİNMEYEN TÜM GEZGİNLER...

İlan ayrntılarını görmek içn üzerine tıklayın...



Hiç gemide tatil yaptınız mı bilmiyorum... Ben yapmadım mesela, ama şu Yunan adalarının cazibesine de kapılmadım değil hani... Ücretleri de gayet uygun... heytravel acentesine bir gidin, oradaki fotoğraflari görünce bana hak vereceksiniz.... Mesela şu Ocean Majesty'le Yunanistan nefis... Denemeye değer...


Valikonağı caddesi  No: 15  Nişantaşı – TURKEY
Tel: +90 212 373 43 43

Isviçre çakısı Boğa’yı yaraladı!..


Uruguay coştu...

16 Haziran 2010 Çarşamba

삼바 맛이 안 *Samba tat vermedi...

Maça büyük favori olarak çıkan Brezilya, ilk yarıda beklenenin altında kaldı. İyi kapanan rakibi karşısında pozisyon üretmekte zorlanan Sambacılar, ikinci yarıda galibiyete uzandı... Galatasaraylı Elano 1 asist ve bir golle üzerine düşeni fazlasıyla yaptı..

15 Haziran 2010 Salı

O telefon orada durur mu hiç!

Vasat geçen 2010 Dünya Kupası karşılaşmalarının en renkli görüntüleri yine tribünlerden...